18 Temmuz 2015 Cumartesi

Kitap Yorumu: Labirent: Ölümcül Kaçış



Orjinal Adı: The Maze Runner
Türkçe Adı: Labirent: Ölümcül Kaçış
Yazar: James Dashner
Çevirmen: Gizem Yeşildal
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 406


__________________________________________________________

Arka Kapak

Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.

__________________________________________________________



Mükemmel bir kitap düşünün. Öyle ki filmi bile mükemmel olsun. İşte bu kitap o kitap.



Çoook uzun süre önce okuduğum bir kitaptı, ama yorum yapmam her zamanki gibi üşengeçliğimle ancaya kaldı. Ama zaten biliyorsunuz, ben üşenen bir insanım.
Neyse.. Kitaba geçelim.

Konusu gerçekten çok yaratıcı. Detaylar, Kayran'daki düzen hepsi ayrı ayrı çok iyi planlanmış kurgulardı.

Kapağı da fena değildi. Yeşil yeşil kitaplığımda duruyordu. Fakat sormak istiyorum size, neden Labirent Ölümcül Kaçış? The Maze Runner ne ara Ölümcül Kaçış oldu? Tamam, The Maze Runner'ın Türkçesi de Labirent Koşucusu oluyor ve çok saçma bir isim. Ama şu anki ismi de çok uzun. Bari sadece labirent olsaydı. Yine de çok fazla bir şey diyemeyeceğim çünkü tam çevirselerdi de ilgi çekici olmazdı.

Thomas Kayran'da uyandığında herkes onun normal bir çaylak olduğunu düşünüyor. Fakat durum farklı. O geldikten sonra sistem değişmeye başlıyor ve herkes bunun için onu suçluyor, birkaç kişi hariç elbette. Her çaylağa yaptıkları ezikleme haricinde bazı sataşmalarda da bulunuyorlar. Fakat Thomas öyle kolay lokma olacak biri değil. Olaylar Kayran'lıların Thomas'a olan düşmanlığı ve Kayran hayatı çevresinde gelişirken Thomas'tan sonra gelen çaylak herkesi dumura uğratıyor. İşte asıl aksiyon da buradan sonra başlıyor.

Karakterler'e geçersek..

Thomas baş karakterimiz. Bizimle birlikte Kayran'da uyanıyor. Bizim kadar şey biliyor ya da biz onun kadar biliyoruz. Ne az ne çok. O meraklandıkça biz de meraklanıyor, o öğrendikçe biz de öğreniyoruz yavaş yavaş. Ayrıca über de cesur kendileri. Maşallah. Dylan oynuyor diye söylemiyorum ama yani ne müthiş bir şeysin sen ya. -Dylan demişken, ya sen nasıl bir insansın Dylan. Evlen benimle gözündenkalplerfışkıranemoji-



Teresa hakkında pek bir şey diyemeyeceğim çünkü kitaba gerçekten de geç dahil oldu. 
Aslında üç kitaptan oluşacağı için bu bir sorun teşkil etmiyor. Yine de şu Thomas'la yaptıkları şey çok havalı. -Spoilersız anlatmak- Gerçi içimde sonradan sevecekmişim gibi bir his var. Hadi hayırlısı.

Chuck da favori karakterlerimden biri. Ya kıyamam ben sana ya. Kendisi Kayran'ın en küçüğü, Thomas'tan önceki çaylak. Her çaylak bir sonraki çaylağa yardım etmekle görevli olduğu için Thomas'la böyle tanışıyorlar. Aslında Thomas'tan çok Chuck çaylakmış gibi bir durum oluyor bir süre sonra ama olsun. Yine de üzdün Chuck.

Newt de sevdiğim karakterlerden biri. Hep diğerlerinin aksine Thomas'ı boş yere yargılamıyor. En adaletlileri desem yeridir. Özellikle filminde Thomas'tan sonra en sevdiğim karakterdi. Niye bilmiyorum ama fazlaca sempatik geldi.



Minho da aynı şekilde. Çok tatlılardı ya. Bir kere çocuk koşucu. Böyle bir havalı falan. Hele o labirentin planı..




Bir de Ben var. "Kafana uçarım senin." demek istediğim Ben. Salağın teki, sonra daha da salak olduğu ortaya çıkıyor. Neyse, bahsettim bak yine sinir oldum şu velede.

Filminden de bahsedecek olursam, kurguyla arasında bazı farklılıklar vardı ama film beklentimi dibine kadar karşıladı, hatta üstüne bile çıktı. Oyunculuklar olsun, senaryo olsun, kurdukları ortam ve izleyiciyi o atmosfere sokma başarıları olsun hepsi mükemmeldi. İlk yarı bittiğinde şok geçirdim ben. İzlerken o kadar kaptırıyorsunuz ki, en sonunda kendinizi "Ne ara bitti bu?" diye sorarken buluyorsunuz. O kadar aksiyon, heyecan doluydu ki.. Anlatırken bile aşka geldim şu an bir saniye. Mükemmeldi işte, anladınız siz.




Puan vermek gerekirse, 5 üzerinden 5, 15, 25 ne var ne yok hepsi onların.





Bir de bu gif var :D Gif ararken denk geldim de. Çok komik ya fsdhfbs.






7 yorum:

  1. Ay ben de filmini çok sevmiştim :)
    Ama Teresa'yı hiç sevmiyorum ben ya. Filmde de sevmedim kitapta da. Seri boyunca hatta :DD
    Ama Dylan ya <3 <3 <3 <3 Thomas'ı onun oynayacağını öğrendiğimde çok sevinmiştim :DD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik nötr gibiyim Teresa'ya karşı. Bakalım ileriki kitaplarda ne olacak :D
      Dylan ♥ En sevdiğim ya. Ben aslında kitabı alınacaklar listeme koymuştum. Sonra baktım filmde Dylan olacak büyük bir aşkla kitaba saldırdım :D

      Sil
  2. Serinin devam kitaplarını okudun mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Niyeyse bu aralar hiçbir serinin devamını okumuyorum sürekli yeni kitaplar. Kafayı yedim sanırım biraz :D

      Sil
    2. Fantastiklerden , distopyalardan sıkılmışsındır belki de.

      Sil
    3. Sıkılmaktan daha çok hepsini okumak istiyorum falan. Ama genel bir okuyamama problemi var hala. Kitap mı çok sarmadı beni, bilmiyorum.

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil