19 Mart 2015 Perşembe

Kitap Yorumu: Safir Mavi





Orjinal Adı: Saphirblau/ Liebe Geht Durch Alle Zeiten #1 
Türkçe Adı: Safir Mavi/ Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer #1
Yazar: Kerstin Gier
Çevirmen: Firuzan Gürbüz
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 365


__________________________________________________________

Arka Kapak

 Acemi bir âşığı geçmişe yollamak iyi bir fikir olmayabilir! En azından on altı yaşındaki çömez zaman yolcusu Gwendolyn böyle düşünüyordur.
Bu macerada Gideon ve Gwen dünyayı kurtarmak ya da menuet dansını öğrenmek gibi pek çok sorunun üstesinden gelmek durumunda kalacaktır. (Üstelik ikisi de hiç kolay değildir!)
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Gideon büsbütün tuhaf davranmaya başlayınca, Gwendolyn artık hormonlarını kontrol altına alma zamanının geldiğini anlayacaktır!

Çünkü işin içinde aşk varken zaman yolculuğu yapmak pek mümkün görünmemektedir...

__________________________________________________________



Yazmayalı ne kadar uzun süre olmuş öyle o.O Şaşırmadığınıza eminim, ben de şaşırmadım. Üşengeç ve sorumsuz bir blogger olduğumun herkes farkındadır eminim.

Neler yaptım bu aralar? İki ayda sadece iki kitap bitirdim. -Wattpad kitaplarını saymazsak tabii ki.- Bu azimle gidersem muhtemelen kitap listemi bitirmem sonsuza dek sürecek. 

Garip bir ruh halindeyim birkaç aydır. Belki de daha çok bilemiyorum. Sürekli uyuma isteği hiçbir şey yapmama isteği falan var. Kitap açmak bile zor geliyor. Aslında iki hafta öncesinde hayatıma bir plan getirmeye çalışmıştım ama plan yapmada olan başarımı keşke uygulamada da kullanabilseydim. Neyse, birkaç gündür boş vakitlerimi yeni diziye başlayarak kurtarmaya çalışıyorum. Şu saçma halsizliği üzerimden atınca kitaplarımın kucağına atlayacağım. Ve bir de şu peşimi bırakmayan grip-nezle arası değişik hastalık biterse. Sürünüyorum anlayacağınız.
Neyse, bu kadar ben yeterli kitaba geçeyim artık. Hasta olsam bile çok konuşuyorum. 




Seriyi her ne kadar genel olarak sevsem de Safir Mavi bir türlü bitmedi. Sanki ilk kitaptan beklediğim heyecanı yakalayamamış gibiydim. Çoğunlukla derslerde okudum. Eve gelince hiç bakmadım desem yalan olmaz. Pek okuyasım gelmedi açıkçası. Bir şeyler eksikti sanki ama ne olduğunu tam kestiremiyorum. Sanki bazı şeyler çok basitçe üzerinden geçilmiş gibiydi. Yani sen birden zaman yolculuğu yapıyorsun ve bunu sanki akşam yemeği yiyormuş gibi anlatıyorsun. O kadar normal bir şey mi yani? 

Kötü olduğunu söylesem ayıp olur ama kurgu gerçekten de yetersizdi. Böylesine bir konu bulup, böyle bir dünya yaratmışken üç kitaba sığdırmaya gerek yoktu bence. Ya da kurgu biraz daha sınırlandırılabilirdi. Belki bazıları böyle seviyor olabilir ama ben okuduğun kitapta ayrıntılara da hakim olmayı seven bir yapıya sahibim. İşte bendeki en büyük eksisi de bu yöndeydi.

Ayrıca, Gideon'un tutarsızlığı beni gerçekten deli etti. Tutarsız tiplerden gerçekten hiç hoşlanmam. Hani bazı kitaplarda "Sana aşığım ama zarar vermemek için senden uzak duruyorum." bakış açısına sahip karakterler vardır ya, o tiplerden de hiç haz etmesem de artık onları özler duruma geldim. Çünkü Gideon'un neden bir öyle bir böyle davrandığını bir açıklaması da yok. Ha belki son kitapta her şeyin sebebini açıklıyor olabilirler ama daha okumadığımdan bilemiyorum elbette. Neyin kafası bu Gideon? Bana bunu açıkla lütfen. -Gideon'un bu davranış tarzı da kitaptan soğuttu galiba beni. Umarım üçüncü kitapta öyle bir şok yaşatır ki, 'Ay ne tatlı çocukmuş aslında.' moduna girerim."




Bir de sürekli adını unuttuğum Saint Bilmemne Kontu mu ne vardı. Onun da nerede olduğunu çözemedim. İyi mi kötü? Kesin kötüdür. İçimde en baştan beri öyle bir his var. Eğer öyle çıkmazsa gerçekten hayal kırıklığına uğrarım. İçimden öyle bir iticilik besliyorum ki adama karşı, hapşursa 'Tez geber' derim. Öyle bir nefret.

Kitapta her konuda genel bir kararsızlık havası hakim. Olaylarla ilgili en rahatsız olduğum yönü buldum şu an. Yok mu bir alkış? Her şey o kadar kararsız ki, hiçbir şeyi net bir şekilde sindiremiyorsunuz. 

Of, ne çok kötü eleştiri yapmışım ben öyle. Yine de kötü demiyorum, diyemiyorum. İçim elvermiyor. Ama bayıldım da demeyeceğim. Zaten benim bir kitaba kötü demem için gerçek anlamda rezil olması lazım. Bu kitap benim için iyimsi bir şeyler kategorisinde yer edindi. Halbuki ilk kitaba çok güzel demiştim. Sanırım bunun sebebi ilk kitap olduğundan heyecan beklentisini Safir Mavi'ye odaklamam olabilir. Yine de birkaç sevimli bölümü vardı. - Yani Gideon'un solundan kalkmadan Gwen'le geçirdiği zamanlar-


(Menuet dansı dedikleri bu herhalde.)


Yine de bu zaman kıtlığında ve parça parça okumamın bunda bir etkisi olabileceğini düşündüğümden, eskilerden bir şey okumak istersem Safir Mavi'yi el altında tutacağım.

Bir de genelde herkes beğenmiş. Bende mi bir sıkıntı var diye düşünüyorum. Bu eleştiriyi yazarken bile yazmasam mı diye düşündüm, o kadar mükemmel yorum arasına kötü bir eleştiri yapmak biraz ürkütücü geldi gözüme. Yine de yazmak istedim.

Puan versem 4 olurdu sanırım. -Puan konusunda bonkörümdür aslında. Ve kapak çok güzel.- 


Neyse, bu yorum böyle kalsın artık. Eğer ilerde bir kez daha okur ve beğenirsem kendi salaklığıma kızan başka bir yorumla karşınızda olurum. Umarım öyle olur. Okuduğum kitabı beğenmemeyi sevmiyorum. İnsana garip bir suçluluk hissi veriyor.



♥ Safir Mavi'den Alıntı ♥
-----------------------------------------------------------------


♥ "Bir dakika çeneni kapa, olur mu? Burada sana ilan-ı aşk etmek için tüm cesaretimi toplamaya çalışıyorum. Bu konuda hiç deneme yapmadım."
"Efendim?"

"Sana aşık oldum," dedi ciddi bir sesle. "Gwendolyn."

--- Gideon ve Gwen, sayfa 324 ---


-----------------------------------------------------------------

İlk kitabın yorumu için tık ^^

Bir de filmi çıkmış hiç haberim yoktu.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder